Prof.Dr. Muhammed Emin KAFKAS

Bir Antrenman ve Dış Direnç Aracı: SU (AquaGym)

Son yıllarda egzersiz rutinleri içine akuatik (su içi) egzersizler sıklıkla eklenmektedir. Akuatik egzersizlerin tercih edilme nedeni olarak bir çok başlık sayılmaktadır. Bu başlıklardan bazıları, vücut ağırlığı kontrolü, yaralanmaların önlenmesi, rehabilitasyon gibi günümüz toplumlarının yoğunluklu olarak karşılaştığı sorunsallardır.

Sedanter Yaşantı, Egzersiz ve Kardiyovasküler Sağlık

Literatür açısından ortak kanılardan ve en önemlilerden bir tanesi sedanter yaşantı ile kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklı ölüm oranı arasında güçlü ilişki olduğudur (Physical Activity Guidelines Advisory Commitee, 2018). Bu kanıyı destekler nitelikte, Kanada’ da 12 yıl boyunca 17013 yetişkin üzerinde takip edilen bir araştırmada oturma süresi ile kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklı ölüm oranları arasında oturma süresinin son derece etkili olduğu bulunmuştur.

Direnç Antrenman Volümü ve Sağlık İlişkisi

Direnç antrenmanlarını, bir hafta boyunca farklı yoğunluklarda ve setlerde uygulanması hemoglobin A1c düzeyini düşürmektedir (Umpierre ve ark., 2013). Literatürde longitudinal (18 yıl boyunca takip edilen) bir araştırmada ise, direnç antrenman seanslarında daha uzun süre zaman harcamanın tip II diyabet riskini minimize ettiği iddia edilmiştir (Grontved ve ark., 2012).

Omurga İnstabilitesi: Rasyonel Mekanizmalar

Alt sırt ağrısı, bireylerin günlük yaşamlarını negatif etkileyen önemli bir problemdir (Andersson ve ark., 1982; Frymoyer ve ark., 1983; Morris, 1985; Spengler ve ark., 1986). Etiyolojisi tam olarak bilinmemesine rağmen günümüzde hala en etkili tedavi yöntemi konusunda fikir birliği de bulunmamaktadır (Panjabi, 1992; White ve Gordon, 1982). Literatür açısından, omurga instabilitesi alt sırt ağrısının en …

Omurga İnstabilitesi: Rasyonel Mekanizmalar Read More »

EGZERSİZ VE DİYABET

Tip 2 diyabetli hastalara uygulanan haftalık 150 dk’ dan fazla egzersiz süresinin yaklaşık %0.89 HbA1c düzeyinde azalmalar olduğu bildirilmektedir (Umpierre ve ark., 2011). Glisemik kontrol için hem aerobik hem de direnç antrenman uygulamalarının etkili olduğu dahası kombine uygulanan egzersizlerin de benzer gelişmelere neden olabileceği ifade edilmektedir. Metabolik sendroma sahip tip 2 diyabetli hastalara uygulanan iki farklı yüklenme yoğunluğuna sahip (MKAH’ nın %55’ i ve MKAH’ nın %79’ ı) egzersiz uygulamalarının HbA1c üzerinde benzer düzeyde etki ettiği bildirilmektedir (da Silva ve ark., 2012). Direnç antrenman rutinlerinin farklı popülasyonlarda yağsız kas ağırlığında artışlar görülürken ayrıca, insülin duyarlılığında artışlara, GLUT4 içeriğinde ve geçirgenliğinde ayrıca insülin sinyalizasyonunda artışlara neden olabilmektedir (Miller ve ark., 1994; Pochlman ve ark., 2000; Ryan ve ark., 1996; Misra ve ark., 2008; Tabata ve ark., 1999).

EGZERSİZ VE BEYİN TÜREVLİ NÖROTROFİK FAKTÖR (BTNF) İLİŞKİSİ

Majör depresif bozukluklar için fiziksel aktivite etkili bir tedavi aracıdır (Cooney ve ark., 2013). Akut egzersizler sonrası istirahat düzeyine göre periferik BTNF seviyesinde artışlar görülmektedir. BTNF, proteinlerin nörotrofin ailesindendir ve merkezi sinir sisteminde ve periferde sayısız nöronun proliferasyonu, hayatta kalması ve büyümesi/gelişmesi için hayati öneme sahiptir.

Kas Gelişimi: Fizyoljik Yanıt Mekanizması

Besin azlığı veya antrenman sonrası azalan besin düzeyinin negatif protein dengesine neden olduğu vurgulanmaktadır. Negatif protein dengesi,  protein yıkımının protein yapımını aştığı ve çok az glikojen yenilenmesinin gerçekleştiği durum olarak ifade edilmektedir. Bundan dolayı, kuvvet çalışanlarının yağsız vücut ağırlığı ve kas dokusunda artış elde edebilmeleri için pozitif protein dengesi oluşturması gerekmektedir. Pozitif protein dengesi, protein sentezinin protein yıkımını aştığı yani anabolik sürecin baskın olduğu durumdur.

YORGUNLUK VE LAKTAT SORUNSALI

Yüksek yoğunluklu egzersizler (YYE), laktik asit üretimi arttırmaktadır. Artan bu laktik asit miktarı YYE’ in enerji talebini karşılamak için gerekli alan Adenozintrifosfat’ ın (ATP) glikozdan sınırlı veya çok az O2 varlığında gerçekleşmektedir. Bu noktada, O2 yetersizliği laktik asidin uzaklaştırılmasını zorlaştırmakta ve böylece süreç çalışan kaslarda ve plazmada laktik asit birikimi ile sonuçlanmaktadır. Laktik asidin birikimi için bazı fizyolojik süreçlerin varlığı bilinmektedir. Özellikle fizyolojik açıdan pH içinde, güçlü bir organik asit olan laktik asidin bir protonu (H+) ayrışmaktadır.

HİPERTROFİ PARADİGMASI

Son yapılan bilimsel araştırmalar, kas lifi türlerini, çoğunlukla, miyozin ağır zincir izoformuna (MHC) göre daha fazla çeşitlere ayırmaktadır; bu sınıflamalardan yaygın olarak kullanılanlar arasında, Tip I, Tip IIa ve Tip IIx gösterilmektedir. Ancak her ne kadar bu sınıflama yaygın olarak kullanılmasına rağmen, bu sınıflamanın iskelet kası sınıflaması açısından yetersiz kalacağı düşünülmektedir.

OMNIVORUN DİLEMMASI?

Türümüzün enerjiye hem protein/yağ ve karbonhidratlardan sağlama yeteneği tarım devrimi ile mümkün olmuştur. Bu dönemden sonra türümüz, beslenme açısından bir kırılma yaşamıştır. Özellikle besin çeşitliliği (büyük oranda tahıl ve karbonhidrat çeşitliliği) ve makro besinlerin birlikte tüketimi daha kolay olmaya başlamıştır.